top of page

Şanlıurfalı kazaz usta ve eşi'nin ilham kaynağı olan 50 yıllık iş hayatı

  • Yazarın fotoğrafı: Barış Sinç
    Barış Sinç
  • 23 Tem
  • 2 dakikada okunur

Bir işletmeyi kurmak, büyütmek, hayatta tutmak üstüne yeni nesil kavramlarla düşünmeye alışığız. Aslında bu mücadele ve bunu başarıyla yürütenler geçmişte de vardı ve hala da varlar.


"UrfaSesVer" dijital haber ajansı'nın: "Şanlıurfalı kazaz usta ve eşi, 50 yıldır aynı tezgahta hayatı ve zanaatı paylaşıyor" haber içeriği buna güzel bir örnek.


UrfaSesVer dijital haber ajansı - Kazaz usta ve eşi resmi
UrfaSesVer dijital haber ajansı - Kazaz usta ve eşi resmi

Haber içeriğinden alıntılar:


Kazazlık mesleğine 7 yaşında bir ustanın yanında başlayan Mehmet Emin Güngör, 50 yıldır aynı işi hem eşiyle hem de aynı mekânda yaparak yaşatıyor.


"Yaptığımız her iş evladımız gibi" diyen Mehmet Emin Güngör, mesleğe 1947 yılında babasının yönlendirmesiyle başladığını anlattı. Günümüzde neredeyse tamamen unutulmuş bir zanaatı yaşatmanın gururunu taşıyan Güngör, “Bizden başka bu mesleği yapan kalmadı. İşimizi devam ettirme niyetindeyiz. Bu meslekte her yaptığımız iş bizim kendi evladımız gibidir. El işi olduğu için özenle yapıyoruz.” dedi.


Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 20 yıl önce "Geleneksel El Sanatları Sanatçısı" unvanı verilen Güngör, ilerleyen yaşına rağmen tezgâhının başından ayrılmıyor. “Biz 80 yaşını devirdik, Allah ele ayağa düşürmesin. Elimiz kalktığı, dilimiz döndüğü sürece millete saygı göstermeye devam ediyoruz. Bugünlere geldiğimize şükrediyoruz.” sözleriyle hem sağlığın hem de üretmenin kıymetini vurguladı.


Güngör çifti, el emeği göz nuru kazazlıkla sadece geçimlerini sağlamadı; aynı zamanda 6 çocuklarını büyütüp evlendirdi. Hayatın yükünü birlikte taşıyan çift, çalışkanlıkları ve uyumlarıyla çevrelerindeki insanların da takdirini kazanıyor. Yerli ve yabancı turistlerin atölyelerine ilgisi ise bu emeğin karşılığını manevi olarak katlıyor. Mehmet Emin ve Zeliha Güngör çifti, yarım asrı aşkın emeklerini son nefeslerine kadar sürdürmeye kararlı.


"Yaptığımız her iş evladımız gibi", "elimiz kalktığı, dilimiz döndüğü sürece millete saygı göstermeye devam ediyoruz", "Bugünlere geldiğimize şükrediyoruz". Bu cümleler 50 yıldır emeğiyle işini yürüten çiftin yaşama ve işlerine dair yaklaşımlarını net görmemizi sağlıyor ki bu aslında ne yapmalı konusundaki arayışlarımıza ışık tutabilir.


"Dünyada ilk kez biz şöyle bir şey yaptık, şu miktarda bir yatırım aldık, büyüdük yüzlerce kişi olduk, şu kadar bir bütçe ile hisse sattık" gibi sözleri yok. Yeni iş yaşamı düşünce yapısı bu: "yatırım-büyüme-çıkış" yaklaşımını zorunlu yolmuş gibi sürekli önümüze çıkartıyorken, aslında yaptığımız işi evladımız gibi görerek, millete saygı göstermeye devam ederek, şükrederek, yaşamı ve bir parçası olarak işi verimli şekilde yürütebileceğimizi de görüyoruz.



留言


bottom of page